Zoekresultaten

Specification
Materiaal
Leeftijd
Fictie of Non-fictie
Taal
Uitgever
Onderwerpen
Auteur
Recensie
Genre
Uitgegeven tussen

Je bent aan het zoeken in alle Vlaamse bibliotheken

32 Resultaten

Sorteren op
Boek

Zonen van de veroveraars : de herrijzenis van de Turkische volken

Hugh Pope (Auteur)

Geschiedenis en ontwikkeling van de Turkse volken en hun verspreiding over de wereld.

Uitgever

Olympus (2008)

Taal
Doelgroep
Magazijn
Extern
Daisy

Zonen van de veroveraars : de herrijzenis van de Turkische volken

Hugh Pope (Auteur)

Turkse volken wonen zowel in Turkije zelf als ook in een groot gebied daarbuiten: van West-China via Centraal-Azië, Duitsland en Nederland naar de Appalachen in de Verenigde Staten. Zij stammen af van nomadische volken in het Midden-Oosten en Centraal-Azië en spreken of spraken onderling nauw verwante talen. Aan de hand van tien jaar reizen en onderzoek, schildert de auteur een levendig portret van deze volken. Het boek is zeer toegankelijk en verhalend geschreven.

Boek

Taht Oyunları

George R.R. Martin (Auteur), Sibel Alas ()

Kış, gizemli tehlikeleriyle kapıda… Ve Yedi Krallık’ın hüküm sürdüğü bu diyarda, bu kış hiç olmadığı kadar çetin geçecek! Taht Oyunları’nın kurgusu, Yedi Krallık’ın kuzey kısmında hüküm süren Stark hanedanlığının etrafında şekilleniyor. Romandaki olaylar, tüm krallığın hükümdarı olan Kral Robert’ın kuzeye ziyareti ile başlıyor. Sağ kolunun suikaste kurban gitmesi üzerine Kral, hanedanın başındaki Nedd Stark’tan yeni Kral Eli olmasını istiyor. Ve Nedd Stark, başta her ne kadar bu teklifi kabul etmek istemese de Kral’ın isteğine boyun eğmek durumunda kalıyor. Göreve başladığında ise ilk olarak, Krallık üzerinde söz sahibi bir diğer hanedan olan Lannisterların kirli oyunlarını açığa çıkarmaya girişiyor. Bilinmeyenleri çözmek ve tehlikeli sırları ortaya dökmek için tehlikeli bir yola çıkan Nedd Stark, çabasının karşılığını çok geçmeden almaya başlıyor. Ancak ortaya çıkan her sır, ödenecek büyük bedelleri de beraberinde getiriyor.

Uitgever
Taal
Doelgroep
Boek

Deli Ibram Divanı

Ahmet Büke (Auteur)

Deli İbram Divanı, öykücülüğümüzün yaşayan büyük ismi Ahmet Büke’nin romanda da ne kadar mahir olduğunu gösteren, uzun yıllar akıllarda kalacak, konuşulacak bir eser. Ege insanının doğayla, tarihle, efsanelerle beslenen hayatı, coğrafyamızın kangren olmuş adaletsizlik, gelir eşitsizliği sorunlarıyla harmanlanıyor, bir ada ve deniz hikâyesi olarak biçimleniyor. İzmir’in de yer yer karakter olarak belirdiği bir dönem romanı olan Deli İbram Divanı, deniz edebiyatımızın klasikleri arasına girmeye aday.

Boek

Türkan

Ayse Kulin (Auteur)

"Tüm insanligin aklin ve vicdanin aydinlattigi yolda yürümeyi seçecegi gün, er veya geç gelecekti. Buna bütün kalbimle inaniyordum. Sabrimi ve sükûnetimi, bu inançtan aliyordum. O güne kadar, basa her gelen çekilecek! Oyunun kurali böyle! Yasam oyununun! Ne demis sair:'Yasamak sakaya gelmez…'"Binlerce cüzamliyi iyilestirdi, hayatin içine katti… Kiz çocuklari basta olmak üzere, binlerce çocugun okullu olmasini sagladi. Her zaman tek basinaydi ama hiçbir zaman yalniz degildi. Kimsenin yaninda yer almak adina inançlarindan, ilkelerinden ödün vermedi ama yüz binlerce insan onun yaninda yer aldi.Türkan Saylan… Tek ve tek basina!

Boek

Nefes nefese

Ayse Kulin (Auteur)

arihi ve güncel gerçekleri kurguyla harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir öykü Nefes Nefese. Avrupa'yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan Nazizm'i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını da dile getiriyor. Son dönemlerde yazılmış, bireylerin tarihi ile insanlığın tarihi arasındaki o kaçınılmaz kesişime ışık tutan en önemli romanlardan biri olan Nefes Nefese, usta bir yazarın başyapıtları arasında yer almasını da haklı çıkartıyor böylece. Her zamanki sürükleyici anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla Ayşe Kulin bir kez daha, okurlarının gösterdiği ilginin nedenini açıklamış oluyor.

Boek

Şeylerin Masumiyeti

Orhan Pamuk (Auteur)

Özenle seçilmiş resim ve fotoğraflarla dolu bu kitapta, Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi'ndeki eşyalar üzerinden İstanbul'u ve kendi hayatını anlatmaya devam ediyor...Eski İstanbul taksilerinden kalabalık aile fotoğraflarına, ev ev gezen terzilerden gazino-sinema çevrelerine, Boğaz ve yalı kültüründen çay içmeye ve kahvede oturup kâğıt oynama alışkanlıklarına uzanan kitap, aynı zamanda Pamuk'un on beş yılda kurduğu ilginç müzenin hem hikâyesi hem de kataloğu.Pamuk, Masumiyet Müzesi'nden yola çıkarak hazırladığı bu yaratıcı kitapta, eşyaların, manzaraların, gündelik hayatımızın tuhaf, göz kamaştırıcı ve sıradan ayrıntılarında yeni anlamlar keşfediyor

Boek
Boek

Kırmızı Saçlı Kadın

Orhan Pamuk (Auteur)

1980'lerin ortasında geleneksel usulle kuyu kazan Mahmut Usta ile çırağı "küçük bey" Cem zor bir arazide su ararlarken, kasabanın hemen dışındaki sarı çadırda esrarengiz bir tiyatrocu kadın her gece eski masal ve hikayeleri yeniden anlatmaktadır. Roman, bir yandan genç kahramanın aşk, kıskançlık, sorumluluk ve özgürlük duygularıyla derinden tanışmasını hikaye ederken, diğer yandan medeniyetler üzerinden babalar ve oğullar; "otoriterlik" ve birey olma konularını tartışıyor. Kırmızı Saçlı Kadın'da okur, Batı'nın ve Doğu'nun iki temel efsanesi Sophokles'in Kral Oidipus'u (babayı öldürmek) ile Firdevsi'nin "Rüstem ve Sührab"ıyla (oğulu öldürmek) yeniden karşılaşacak ve kendine sıradan hayatlarımızın eski metinlerden ne kadar etkilendiği sorusunu soracak.

Boek

Kara kitap

Orhan Pamuk (Auteur)

Galip, çocukluk aşkı, arkadaşı, amcasının kızı, sevgilisi ve kayıp karısı Rüya'yı karlı bir kış günü İstanbul'da aramaya başlar. Çocukluğundan beri yazılarını hayranlıkla okuduğu yakın akrabası gazeteci Celâl'in köşe yazıları, bu arayışta ona işaretler yollayacak ve eşlik edecektir. Okuyucu, bir yanda her bacası, her sokağı, her insanı başka bir esrarlı âlemin işaretine dönüşen İstanbul'da Galip'in araştırmalarını ve karşılaştığı kişileri izlerken, bir yandan da bu araştırmaları değişik işaretler ve tuhaf hikâyelerle tamamlayan Celâl'in köşe yazılarıyla karşılaşır. Eski cellatların hikâyelerinden Boğaz'ın sularının çekileceği felaket günlerine, kılık değiştiren paşalardan kültür tarihimizde kalmış esrarlı cinayetlere, karlı gecenin aşk hikâyelerinden yüzlerimizin üzerindeki anlamın sırlarına, İstanbul'un ücra ve karanlık köşelerinden gülünç ve tuhaf kişilerine, yakın tarihimizden günlük hayatımızın unutulmuş ve şaşırtıcı ayrıntılarına kadar uzanan bu araştırma Galip'i hem kayıp karısına, hem de hayatımızın içine gömüldüğü kayıp esrar doğru çekecektir.

Boek

Kûvayi Milliye

Nâzim Hikmet (Auteur)

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saatı sordu.

Boek

Kılıç Yarası Gibi

Ahmet Altan (Auteur)

Ne gariptir ki, imparatorluğun çöküşünün ilk izlerini görmesi, ihtiyarlığı andırır endişeli bir sıkıntıyı ilk hissedişi de Sultan'ın dönüşüne rast geliyordu, belki de eski karısı geri gelmese imparatorluğun çöküntüsünü bu kadar çabuk görmeyecekti. Sabaha kadar, uzun gecelik entarisiyle konağın içinde dolaşmış, biraz serinleyebilmek için bahçeye çıkmış ve acının da çeşit çeşit olduğunu keşfetmişti; terk edilmekle özlemek başka başka acılar yaratıyordu. Kaybetmenin acısıyla kavuşamamanın acısı birbirine benzemiyordu; karısı kendisini terk ettiğinde onu bir daha göremeyecek olmanın kederine, kırılan gururunun ve kendisini alaycı bakışlarla süzen gözlerin yarattığı aşağılanmışlık duygusu da karışmıştı. Şimdi özlerken ise ıstırap çırılçıplak ve katışıksızdı, bu nedenle de daha sarsıcı; tek tesellisi bunun ilk acı kadar uzun sürmeyeceğini bilmekti. "Eğer seversen, hissediyorsun," demişti Osman'a, bunu öyle bir söylemişti ki, Osman anlamıştı ne demek istediğini; gerçek bir sevginin hiç bitmediğini, hiç ölmediğini, azalsa da hiç yok olmadığını Osman bu tuhaf, bu manasız cümleden öğrenmişti. Aynı acıyı babasından bir miras gibi tevarüs eden Hikmet Bey ise, ölmeden önce, hatıratına, biraz da edip arkadaşlarının etkisiyle daha edebi yazmıştı bu konudaki duygusunu: "Hakiki aşk kılıç yarası gibidir, yara kapansa da izi mutlaka kalır."

Boek

Idil Biret: Dans eden parmaklar

Gülçin Alpöge (Auteur)

Müzik keyifle, neseyle yapilmalidir. Güzelligi ancak bu sekilde ulastirabilirsiniz." - Idil Biret Iki yasinda, dinledigi orkestra eserlerinin melodisini piyanoda tek parmakla çikarabiliyordu Idil. Dört yasina geldiginde, Bach'in bazi eserlerini çalmaya baslamisti bile. Duydugu her sesi nota olarak ifade edebiliyordu. "Idil Yasasi" olarak da anilan "Harika Çocuklar Yasasi", o yedi yasindayken çikarildi. Sekiz yasinda, ilk radyo konserini verdi… Idil Biret, bugün dünyanin en genis repertuvarli piyanistlerinden kabul edilen, çocuklugun nesesini ve muzipligini hâlâ gözlerinin pariltisinda tasiyan bir dâhi. Çocuk edebiyatinin degerli yazarlarindan, egitim alanindaki çalismalariyla da taninan akademisyen Prof. Dr. Gülçin Alpöge dünyaca ünlü dâhi piyanist Idil Biret'in çocukluk ve gençlik yillarini çocuklar için anlatti. Idil Biret'in öyküsü, müzige olan bagliligi, tutkudan beslenen çaliskanligi, insancilligi ve alçakgönüllülügü, her yastan okura kendi olanaklarini taniyip hayalleri ugruna çalismanin ilhamini veriyor.

Boek

Intibah : Türk edebiyati klasikleri 4

Namik Kemal (Auteur)

İnsan vicdanındaki sırları, kalbin en gizli köşelerine ulaşmadıkça bulmak imkânsızdır…” Arka fonunu Osmanlı sosyal yaşamının oluşturduğu İntibah, İstanbul’un Çamlıca ve mesire yerlerinde geçer. Kalburüstü bir ailede, iyi bir eğitim ve terbiyeyle yetişen Ali Bey’in hayatı Mehpeyker adlı hafifmeşrep bir kadına âşık olmasıyla değişir. Maddi manevi yıkıma sürüklenen bu genç adamın iç dünyasını Namık Kemal, eski edebiyatımızla yeni edebiyat arasında köprü kurarak tahlil ediyor. Edebiyatımızın ilk edebi romanı kabul edilen İntibah’ı, Namık Kemal’in bilinmeyen Önsöz’üyle birlikte sunuyoruz.

Boek

Toprak Ana

Cengiz Aytmatov (Auteur)

İnsan içinde birikenleri, gönlünden geçenleri dökecek birini bulamaz kimi zaman. Bazen sert kabuklarında şefkati taşıyan bir ağaç, öylece akıp ruhunu temizleyen bir ırmak ya da taze başlangıçları müjdeleyen bir yoldur onu dinleyen. Ya da köyünün toprağıdır sadece… Savaşın köyün eli silah tutan tüm erkeklerini çekip almasıyla geride kalanların sorumluluğunu üstlenen Tolgonay da içini toprağa, Toprak Ana`ya döker. O dertlerini toprağa fısıldadıkça savaşın neden olduğu yıkıma, yarım bıraktığı hayallere, cephede tükenen gençlik günlerine, geride kalmanın taşıması güç yüküne tanık oluruz. Toprak Ana, savaşların ve devrimlerin ortasında oradan oraya savrulan, yaralanan ve altüst olan sıradan insanın, toprakla yoğrulmuş bir halkın hikâyesi.

Boek

HAH : öykü

Birgül Oğuz (Auteur)

Çünkü onlar 'annelerini erken, babalarını ölümlerine yakın seviyor'. Onlar en çok bunu biliyor. Babalarsa sevilmeye gelmiyor. Babalar bir kere sevildi mi hemen kısalıp ölüyor. Buna önce yas, sonra yasa deniyor. Böyle oluyor: Çocuk tüfeği eline alıyor. Namlunun ucunda: okunaksız bir baba. Sonra korkunç şeyler oluyor. Kırık cıncık ve leke. Saçma ve kül. Ve bir de bakmışsın, baba gökte soluk bir amblem. Tedavülden kalkmış delik para."Birgül Oğuz'un kitabı yas üzerine. Ancak yalnızca kişisel bir kaybın yasını tutmuyor Hah. Hafızalardan silindi silinecek "yılbindokuzyüzeylül" devrini şimdiye fırlatmak arzusunu da duyuyor. Temsil, telafi ve idrak edilemez olanı temsil, telafi ve idrak etmeye çalışıyor. Zamanın yas'a müdahalesi, halden hale geçen öykülerin dilinde buluyor karşılığını

Boek

Lübeyna

Arman Atilla (Auteur)

Lübeyna; Savaş meydanında, üzerinde adının yazılı olduğu gümüş bir madalyon, Diyarbakır`da, bir fincan mırra kahvesinin boğazda bıraktığı acı tortu, Artvin`de, görkemli bir kayın ağacının dallarından kopup, sert dağ meltemlerinin yamaç boylarına sürüklediği bir yeşil yaprak; alabildiğine özgür, alabildiğine uçarı... Paris`te bir Edit h Piaff şansonu, Zürich`te bir Lili Marleen türküsü, İstanbul`da ise Doğu ve Batı`yı birbirinden ayıran Boğaz misali, iki yakası asla bir araya gelemeyen bir bela paratoneriydi. Aynı zamanda bir mağaza tezgâhtarı, becerikli bir terzi ve hatta bir tarihi e ser kaçakçısıydı. Ancak hepsinden önemlisi, o bir anneydi. Çocukları için gözünü kırpmadan canını verebilecek, onlar uğruna bu dünyada her türlü zorluğa ve güçlüğe katlanabilecek fedakâr, vefakâr ve cefakâr bir anne... İşte bu onun hikâyesi. Tıpkı Arapçada &`;sır” anlamına gelen isminin çağrıştırdığı gibi yıllarca karanlıkta kalmış, sırlarla kaplı hayatının gizemli hikâyesi. İçindeki fırtınalar kopan denizin dingin kalma çabaları gemileri süt liman sularda tutmaya yetmediği zaman, kalbinden taşıp dudaklarınd an dökülerek hayat bulan hikâyesi. Sıra dışı bir kadının inanılmaz olaylarla dolu yaşam öyküsü... İkinci Dünya Savaşı`nın gölgesinde geçen 1940`lı yıllardan 2000`lere uzanan altmış yılı aşkın bir ömrün acıklı anatomisi... Oradan oraya savrularak geçen sürgün gibi bir çocukluğun ardından aşkla, dostluklarla ve mutluluklarla olduğu kadar; acılarla, zorluklarla ve kalp kırıklıklarıyla dolu bir yaşam... Dolu dolu geçen bir yaşam...

Boek

Ağrıdağı Efsanesi

Yasar Kemal (Auteur)

Bir aşk destanı olan Ağrıdağı Efsanesi geleneklerini Mahmut Han`a karşı savunan Ahmet Gülbahar arasındaki aşkı konu alır. Efsanelere ve halk söylencelerine yürekten bağlı Yaşar Kemal`in bu romanı, insan psikolojisinin derinliklerini de içerir. "Yaşar Kemal Anadolu`nun halk edebiyatıyla alışveriş içindeyken başladı yazmaya. Gerçek bir yazar olduğu için de dilin duyarlığından, şiirsel destanın tek kahramanı olan Türk halkının kültüründen esinlenmesini bildi." - Jeliha Hafsia, La Presse, (Tunus) "Yaşar Kemal`de büyük bir romancının bütün nitelikleri var." - British Books, (İngiltere) "Zengin, renkli ve zekice bir netlikle bezenmiş bir üslup ve yazdığı her kelime sert, cilalanmış, ayrıksı ve bir buğday tanesi gibi potansiyel olarak üretken." - Irish Times, (İrlanda) "Kitabın güzelliği zengin şiirsel dilinde, efsane ve mit duygusunda yatıyor." - Sunday Telegraph, (İngiltere) "Yaşar Kemal, Şehrazat klasmanında bir masal anlatıcı."

Boek

Kalk yerine yat

Sermin Yasar (Auteur)

Hayat bazen bir uyku sersemliğiyle karşılar bizi. Üstümüze bir ağırlık basar, olmayacak yerde uyuyakalırız, tutulup kalır her yanımız. Hep özlemini çektiğimiz bir ses gelip uyandırır sonra, &`;Kalk, yerine yat” der ve insan bu sesin sıcaklığına tutunur. Ve evet, herkes günün birinde yerini bulur. Şermin Yaşar`dan sağda solda uyuyakalmaktan tutulup kalmış, günün birinde uyanıp yerini bulmuş insanların sıradan ve bir o kadar da olağanüstü öyküleri…

Beschikbaar in onderstaande bibliotheken